NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
34 - (1659) حدثنا
أبو كامل
الجحدري.
حدثنا
عبدالواحد (يعني
ابن زياد).
حدثنا الأعمش
عن إبراهيم
التيمي، عن
أبيه. قال:
قال
أبو مسعود
البدري: كنت
أضرب غلاما لي
بالسوط. فسمعت
صوتا من خلفي
(اعلم، أبا
مسعود!) فلم
أفهم الصوت من
الغضب. قال:
فلما دنا مني،
إذ هو رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فإذا هو يقول
(اعلم، أبا مسعود!
اعلم، أبا
مسعود!) قال:
فألقيت السوط
من يدي. فقال
(اعلم، أبا
مسعود! أن
الله أقدر
عليك منك على
هذا الغلام)
قال فقلت: لا
أضرب مملوكا
بعده أبدا.
{34}
Bize Ebû Kâmil
El-Cahderî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülvâhid (yâni İbni Ziyâd) rivayet etti.
(Dediki): Bize A'meş, İbrahim Et-Teymî'den, o da babasından naklen rivayet
etti. Şöyle demiş:
Ebû Mes'ûd El-Bedri
şunları söyledi: Bir kölemi kırbaçla doğuyordum. Derken arkamdan bir ses
işittim:
«Bilmiş ol ey Ebâ
Mes'ûd!» diyordu. Ben öfke ile bu sesi anlayamadım. Bana yaklaşınca bir de
baktım ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'miş! Bana:
«Bilmiş ol, ey Ebâ
Mes'ûd, bilmiş ol, ey Ebâ Mes'ûd!» diyor... Hemen elimden kırbacı bıraktım.
Bunun üzerine:
«Bilmiş ol, ey Ebâ Mes'ûd
ki, Allah senin üzerine, senin bu köle üzerine olan kudretinden daha
muktedirdir.» buyurdu. Ben de: Bundan sonra ebediyyen bir memluk doğmem! dedim.
(1659) - وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير.
ح وحدثني زهير
ابن حرب.
حدثنا محمد بن
حميد (وهو المعمري)
عن سفيان. ح
وحدثني محمد
بن رافع.
حدثنا عبدالرزاق.
أخبرنا سفيان.
ح وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
عفان. حدثنا
أبو عوانة.
كلهم عن
الأعمش،
بإسناد
عبدالواحد،
نحو حديثه.
غير أن في
حديث جرير:
فسقط من يدي
السوط، من
هيبته.
{…}
Bize bu hadisi İshâk b.
İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir haber verdi. H.
Bana Züheyr b. Harb dahî
rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Humeyd —ki Ma'merî'dir— Süfyân'dan
naklen rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Râfi'
de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân
haber verdi. H.
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû
Avâne rivayet etti.
Bu râvilerin hepsi
A'meş'den Abdülvâhid'in isnadı ile onun hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır.
Yalnız Cerîr'in hadîsinde: «Onun heybetinden elimden kırbaç düşüverdi.» cümlesi
vardır.
35 - (1659) وحدثنا
أبو كريب محمد
بن العلاء.
حدثنا أبو معاوية.
حدثنا الأعمش
عن إبراهيم
التيمي، عن أبيه،
عن أبي مسعود
الأنصاري. قال:
كنت
أضرب غلاما
لي. فسمعت من
خلفي صوتا
(اعلم، أبا
مسعود! لله
أقدر عليك منك
عليه) فالتفت
فإذا هو رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقلت: يا رسول
الله! هو حر
لوجه الله.
فقال (أما لو
لم تفعل،
للفحتك
النار، أو لمستك
النار).
{35}
Bize Ebû Kureyb Muhammed
b. El-Alâ' da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. (Dediki):
Bize A'meş'den İbrahim Et-Teymî'den, o da babasından, o da Ebû Mes'ûd
El-Ensârî'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Bir kölemi döğerdim.
Derken arkamdan bir ses işittim:
«Bilmiş ol ey Ebâ Mes'ûd
ki, Allah senin üzerine, senin buna olan kudretinden daha kaadirdir.» diyor.
Baktım; ne göreyim Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) miş. Hemen: Yâ
Resûlâllah, o Allah rızası için hürdür! dedim. Bunun üzerine:
«Beri bak! Eğer bunu
yapmasaydın senin yüzünü mutlaka ateş çalcıdır yahut: Sana mutlaka ateş
çarpardı!» buyurdular.
36 - (1659) وحدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار (واللفظ
لابن المثنى).
قالا: حدثنا
ابن أبي عدي
عن شعبة، عن
سليمان، عن
إبراهيم، عن
إبراهيم
التيمي، عن
أبيه، عن أبي
مسعود؛
أنه
كان يضرب
غلامه. فجعل
يقول: أعوذ
بالله. فجعل
يضربه. فقال:
أعوذ برسول
الله. فتركه.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
(والله! لله
أقدر عليك منك
عليه) قال:
فأعتقه.
{36}
Bize Muhammed b.
El-Müsennâ ile lbnü Beşşâr da rivayet ettiler. Lâfız Îbnü'l-Müsennâ'nındır.
(Dedilerki): Bize İbnü Ebî Adiy, Şu'be'den, o da Süleyman'dan, o da İbrahim
Et-Teymî'den, o da babasından, o da Ebû Mes'ûd'dan naklen rivayet ettiki, Ebû
Mes'ûd kölesini döğermiş. Köle:
«Allah'a sığınırım!» demeye
başlamış. O da döğmeye devam etmiş. (Bu sefer) Köle: «Resûlullah'a sığınırım!»
demiş. Ebû Mes'ûd da onu bırakmış. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem).-
«Vallahi Allah senin
üzerine, senin buna olan kudretinden daha kaadirdir!» buyurmuş; o da köleyi âzâd etmiş.
(1659) - وحدثنيه
بشر بن خالد.
أخبرنا محمد
(يعني ابن جعفر)
عن شعبة، بهذا
الإسناد. ولم
يذكر قوله: أعوذ
بالله. أعوذ
برسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
{…}
Bana bu hadîsi Bişr b.
Hâlid dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni İbni Ca'fer) Şu'be'den
bu isnâdla haber verdi. Ama kölenin:
«Allah'a sığınırım;
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sığınırım. dediğini anmadı.
İzah:
Bu rivayetler dahî köle
ve hizmetçilere rifk-u mülâyemetle muamele edilmesi lâzım geldiğine delâlet
ederler.
Ebû Mes'ûd (Radiyallahu
anh) öfkesinin şiddetinden Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
seslenişini duymadığı gibi, kölenin ilk defa Allah'a sığındığını dahî
duymamıştır; yahut Allah'a sığındığını işitmiş, ancak Resûlullah'a sığındığında
kendini toparlamıştır.